Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bundan memnun olduğunuzu varsayacağız.
0 yorumlar admin

Paranoya kelimesi Latince irrasyonel korku demektir. Bu kişilik bozukluğunun temelinde diğer insanlara karşı duyulan paranoya (irrasyonel şüphe) vardır.

Semptomları Nelerdir?

Bu kişilik bozukluğundan muzdarip olan kimseler diğer insanların kendilerini küçümsediklerini, alay ettiklerini, hakkında kötü duygular beslediklerini ve zarar vermeye çalıştıklarını düşünür.

 Paranoid kişiliklerin sergileyebileceği diğer karakteristik davranışlar;

  • Kin tutma meyli
  • Güvensizlik

Sürekli şekilde başkaları tarafından kullanıldıkları ve haklarının yenildiğine dair düşünce

Alakasız olayları üstüne alınma ve kişiselleştirme (örneğin yoldan geçerken duydukları alelade gülüşmeleri benle alay ediyorlar olarak algılarlar)

Eşinin, sevgilisinin, partnerinin kendisini aldattığına veya sadakatsiz olduğuna dair düşünceler

Bir kişiye paranoid kişilik bozukluğu tanısı konması için yukarıdaki semptomlara sahip olmak yeterli midir? Elbette hayır! Bu gibi düşünceler ve tutumlar zaman zaman her insanda görülebilir. Buradaki ana kıstas bu gibi düşünceler ve tutumlar kişinin kendisinin, çevresindekilerin ve ailesinin günlük işlerini aksatacak, yaşam kalitesini bozacak derecede yoğun şekilde ve 1 aydan fazla bir süre zarfı içinde olup olmadığıdır.

Altında Yatan Nedenler?

Her kişilik bozukluğunda olduğu gibi genetik etkilerle birlikte çok farklı çevresel etkiler de olabilir. Örneğin;

  • Travmatik ilişki geçmişi (Ailevi, duygusal, arkadaşlık)
  • Düşük sosyal farkındalık ve benlik algısı
  • Uzun süreli sosyal izolasyon

Tedavisi

Paranoid Kişilik Bozukluğu olan danışanlarla birlikte çalışırken başarılı olmak için öncelikle kişinin artık kalıplaşmış ve kök yapmış düşünce şekilleri, tutumları, olayları algılayış biçimlerine sorunlu kısımlara yoğunlaşarak değinilmelidir.

Lakin yukarıda da değinildiği üzere Paranoid Kişilik Bozukluğu olan hastaların genelde öz farkındalıkları düşük olduğundan ötürü kendi kendilerine sorunlarının farkına varamaz. Bu sebeple genelde çevresinden veya ailesinden birinin teşviki ve desteği ile terapiye başlayabilirer.